Son günlerde, uluslararası altın piyasası önemli bir anı karşıladı. 2 Eylül'de, Spot altın fiyatı ilk kez ons başına 3500 dolar seviyesini aşarak tarihî bir zirveye ulaştı. Altın fiyatı en yüksek yaklaşık 3508,50 dolara ulaştı, ardından hafif bir geri çekilme yaşandı, ancak yine de 3496 dolar civarında yüksek seviyelerde kalmaya devam etti. Bu çığır açan gelişme, mevcut piyasanın güvenli varlıklara duyduğu güçlü talebi vurguluyor.
Bu altın fiyatlarının büyük artışı esasen üç ana faktör tarafından tetiklenmiştir:
Öncelikle, Fed'in faiz indirim beklentilerinin artması önemli bir etken haline geldi. Finansal piyasalar genel olarak, Fed'in yaklaşan Eylül toplantısında yeni bir gevşeme döngüsüne başlayabileceğini düşünüyor. Chicago Mercantile Exchange (CME) FedWatch aracı tarafından gösterildiği gibi, piyasa faiz indirim olasılığının %90'ı aştığını bekliyor.
İkincisi, doların sürekli zayıflaması altın fiyatlarının yükselmesi için elverişli koşullar sağladı. Dolar endeksi art arda beş hafta düştü, bu da dolarla fiyatlandırılan altının yurtdışı yatırımcılar için daha cazip hale gelmesini sağladı.
Son olarak, politika ortamındaki belirsizlik piyasanın riskten kaçınma duygusunu artırdı. ABD Başkanı'nın Fed'e uyguladığı baskı, piyasalarda para politikası bağımsızlığına yönelik endişeleri artırdı ve riskten kaçınma talebini daha da körükledi.
Piyasa analistleri, altın fiyatlarının güçlü performansının, küresel piyasalarda ekonomik görünüm ve politika istikrarına yönelik endişelerin artmakta olduğunu yansıttığını belirtiyor. Eğer ABD Merkez Bankası bu ay piyasa beklentileri doğrultusunda faiz indirimine giderse, altın fiyatlarının yüksek seviyelerde kalması ve hatta yeni zirveler oluşturması muhtemel.
Bu tarihi atılım yalnızca mevcut ekonomik ortamı yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki olası piyasa yönelimlerini de ima ediyor. Yatırımcılar ve politika yapıcılar, altın pazarının sonraki gelişmelerine ve bunun küresel ekonomi ile finansal istikrar üzerindeki potansiyel etkilerine dikkatle odaklanacaklar.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Son günlerde, uluslararası altın piyasası önemli bir anı karşıladı. 2 Eylül'de, Spot altın fiyatı ilk kez ons başına 3500 dolar seviyesini aşarak tarihî bir zirveye ulaştı. Altın fiyatı en yüksek yaklaşık 3508,50 dolara ulaştı, ardından hafif bir geri çekilme yaşandı, ancak yine de 3496 dolar civarında yüksek seviyelerde kalmaya devam etti. Bu çığır açan gelişme, mevcut piyasanın güvenli varlıklara duyduğu güçlü talebi vurguluyor.
Bu altın fiyatlarının büyük artışı esasen üç ana faktör tarafından tetiklenmiştir:
Öncelikle, Fed'in faiz indirim beklentilerinin artması önemli bir etken haline geldi. Finansal piyasalar genel olarak, Fed'in yaklaşan Eylül toplantısında yeni bir gevşeme döngüsüne başlayabileceğini düşünüyor. Chicago Mercantile Exchange (CME) FedWatch aracı tarafından gösterildiği gibi, piyasa faiz indirim olasılığının %90'ı aştığını bekliyor.
İkincisi, doların sürekli zayıflaması altın fiyatlarının yükselmesi için elverişli koşullar sağladı. Dolar endeksi art arda beş hafta düştü, bu da dolarla fiyatlandırılan altının yurtdışı yatırımcılar için daha cazip hale gelmesini sağladı.
Son olarak, politika ortamındaki belirsizlik piyasanın riskten kaçınma duygusunu artırdı. ABD Başkanı'nın Fed'e uyguladığı baskı, piyasalarda para politikası bağımsızlığına yönelik endişeleri artırdı ve riskten kaçınma talebini daha da körükledi.
Piyasa analistleri, altın fiyatlarının güçlü performansının, küresel piyasalarda ekonomik görünüm ve politika istikrarına yönelik endişelerin artmakta olduğunu yansıttığını belirtiyor. Eğer ABD Merkez Bankası bu ay piyasa beklentileri doğrultusunda faiz indirimine giderse, altın fiyatlarının yüksek seviyelerde kalması ve hatta yeni zirveler oluşturması muhtemel.
Bu tarihi atılım yalnızca mevcut ekonomik ortamı yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki olası piyasa yönelimlerini de ima ediyor. Yatırımcılar ve politika yapıcılar, altın pazarının sonraki gelişmelerine ve bunun küresel ekonomi ile finansal istikrar üzerindeki potansiyel etkilerine dikkatle odaklanacaklar.