Amerikan finans piyasaları, Federal Rezerv (FED) tarafından beklenen faiz indirim döngüsüne hazırlanıyor. CME Grubu'na göre yapılan veri analizine göre, yatırımcılar genel olarak Federal Rezerv'in Ekim ayında 25 baz puanlık bir faiz indirimi başlatmasını bekliyor ve bu görüş piyasanın hakim Konsensüs'ü haline geldi.
Daha dikkat çekici olan, piyasa katılımcılarının dördüncü çeyrek Federal Rezerv (FED) politikası yönelimine dair beklentilerinin daha agresif olmasıdır. Çoğu yatırımcı, Aralık ayı sonuna kadar Federal Rezerv'in toplamda 50 baz puan faiz indirimine gidebileceğini düşünüyor ve bu beklenti %80'den fazla piyasa desteği buluyor.
Bu faiz indirim beklentisi boşuna değil, aksine ABD ekonomisinin temelindeki değişikliklere dayanmaktadır. Son günlerde açıklanan istihdam verileri, ABD işgücü piyasasının çift yönlü bir baskı ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir: Tarihsel verilerde büyük bir revizyon ve mevcut istihdam artışının sürekli zayıf olması. Ağustos ayında tarım dışı istihdam yalnızca 22.000 artış gösterdi ve işsizlik oranı son 3 yılın en yüksek noktası olan %4,3'e yükseldi. Bu veriler, Federal Rezerv'in politika değişikliği için kesinlikle yeterli bir gerekçe sunmaktadır.
Federal Rezerv (FED) Başkanı Powell daha önce, faiz indirim politikasının önemli bir değerlendirme faktörünün işsizlik oranının çok hızlı bir şekilde artışını önlemek olduğunu belirtmişti. Aynı zamanda, Federal Rezerv'in Eylül ayı toplantı tutanakları da, katılımcıların çoğunun istihdam piyasasındaki aşağı yönlü risklerin enflasyon üzerindeki yukarı yönlü baskılardan daha fazla olduğu görüşünde olduğunu göstermekte, politika odağının "risk dengesi"ne kaymakta olduğunu ortaya koymaktadır.
Piyasalarda genel olarak, Federal Rezerv (FED)'in "küçük adımlarla tutarlı" bir faiz indirme stratejisi izlemeyi pratik bir seçim olarak kabul ettiği düşünülüyor. Bu yaklaşım, zayıf ekonomiye gerekli desteği sağlarken, piyasanın aşırı ısınma endişelerini de önlemekte yardımcı oluyor ve ekonomik durgunluğu önleme ile enflasyonu kontrol etme arasında bir denge kurmaya yardımcı oluyor.
Finansal piyasalar bu beklentiyi fiyatlamaya başladı. Kısa vadeli ABD Hazine tahvili getirileri belirgin bir şekilde düştü, hisse senedi piyasası tarihi zirveye yakın ve kurumsal kredi farkları düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor. Bu piyasa tepkileri, yatırımcıların yaklaşan gevşeme döngüsüne yönelik olumlu beklentilerini yansıtıyor.
Ekim ayındaki Federal Rezerv (FED) toplantısının yaklaşmasıyla, faiz indirimine yönelik beklentiler yavaş yavaş piyasa Konsensüs'ü haline geliyor ve bu durum küresel sermaye akışlarını etkileyen anahtar bir faktör haline gelebilir. Yatırımcılar ve politika yapıcılar, Federal Rezerv'in sonraki adımlarını ve bunun küresel ekonomi ve finansal piyasalara olası etkisini dikkatle takip edecekler.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
15 Likes
Reward
15
6
Repost
Share
Comment
0/400
RugDocScientist
· 9h ago
Politika hala belirsiz, Powell yine geciktiriyor~
View OriginalReply0
AirDropMissed
· 9h ago
Federal Rezerv (FED) enflasyon risklerini erteledi.
View OriginalReply0
ParanoiaKing
· 9h ago
Büyük su geliyor!
View OriginalReply0
Ser_APY_2000
· 9h ago
Yine Baozi verilerle oynuyor.
View OriginalReply0
EthSandwichHero
· 9h ago
Yine yine yine enayi yerine koymaya başlayacaklar!
Amerikan finans piyasaları, Federal Rezerv (FED) tarafından beklenen faiz indirim döngüsüne hazırlanıyor. CME Grubu'na göre yapılan veri analizine göre, yatırımcılar genel olarak Federal Rezerv'in Ekim ayında 25 baz puanlık bir faiz indirimi başlatmasını bekliyor ve bu görüş piyasanın hakim Konsensüs'ü haline geldi.
Daha dikkat çekici olan, piyasa katılımcılarının dördüncü çeyrek Federal Rezerv (FED) politikası yönelimine dair beklentilerinin daha agresif olmasıdır. Çoğu yatırımcı, Aralık ayı sonuna kadar Federal Rezerv'in toplamda 50 baz puan faiz indirimine gidebileceğini düşünüyor ve bu beklenti %80'den fazla piyasa desteği buluyor.
Bu faiz indirim beklentisi boşuna değil, aksine ABD ekonomisinin temelindeki değişikliklere dayanmaktadır. Son günlerde açıklanan istihdam verileri, ABD işgücü piyasasının çift yönlü bir baskı ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir: Tarihsel verilerde büyük bir revizyon ve mevcut istihdam artışının sürekli zayıf olması. Ağustos ayında tarım dışı istihdam yalnızca 22.000 artış gösterdi ve işsizlik oranı son 3 yılın en yüksek noktası olan %4,3'e yükseldi. Bu veriler, Federal Rezerv'in politika değişikliği için kesinlikle yeterli bir gerekçe sunmaktadır.
Federal Rezerv (FED) Başkanı Powell daha önce, faiz indirim politikasının önemli bir değerlendirme faktörünün işsizlik oranının çok hızlı bir şekilde artışını önlemek olduğunu belirtmişti. Aynı zamanda, Federal Rezerv'in Eylül ayı toplantı tutanakları da, katılımcıların çoğunun istihdam piyasasındaki aşağı yönlü risklerin enflasyon üzerindeki yukarı yönlü baskılardan daha fazla olduğu görüşünde olduğunu göstermekte, politika odağının "risk dengesi"ne kaymakta olduğunu ortaya koymaktadır.
Piyasalarda genel olarak, Federal Rezerv (FED)'in "küçük adımlarla tutarlı" bir faiz indirme stratejisi izlemeyi pratik bir seçim olarak kabul ettiği düşünülüyor. Bu yaklaşım, zayıf ekonomiye gerekli desteği sağlarken, piyasanın aşırı ısınma endişelerini de önlemekte yardımcı oluyor ve ekonomik durgunluğu önleme ile enflasyonu kontrol etme arasında bir denge kurmaya yardımcı oluyor.
Finansal piyasalar bu beklentiyi fiyatlamaya başladı. Kısa vadeli ABD Hazine tahvili getirileri belirgin bir şekilde düştü, hisse senedi piyasası tarihi zirveye yakın ve kurumsal kredi farkları düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor. Bu piyasa tepkileri, yatırımcıların yaklaşan gevşeme döngüsüne yönelik olumlu beklentilerini yansıtıyor.
Ekim ayındaki Federal Rezerv (FED) toplantısının yaklaşmasıyla, faiz indirimine yönelik beklentiler yavaş yavaş piyasa Konsensüs'ü haline geliyor ve bu durum küresel sermaye akışlarını etkileyen anahtar bir faktör haline gelebilir. Yatırımcılar ve politika yapıcılar, Federal Rezerv'in sonraki adımlarını ve bunun küresel ekonomi ve finansal piyasalara olası etkisini dikkatle takip edecekler.